…Dede Korkut Destanları…
(Uşun Koca Oğlu Segrek
Destanı)
OĞUZ
zamanında Usun Koca derler bir kişi var idi, ömründe iki oğlu var idi. Büyük
oğlunun adı Eğrek idi. Cesur, deli, güzel yiğit idi. Bayındır Han’ın
sohbetine ne zaman istese getirdi. Beyler beyi olan Kazan’ın divanında buna
hiç kapı baca yoklu. Beyleri çiğneyip Kazan’ın önünde otururdu.
Kimseye iltifat
eylemezdi. Meğer hanım gene bir gün beyleri çiğneyip oturunca. Ters Uzamış
derlerdi Oğuz’da bir yiğit var idi, der: Bre Usun Koca oğlu bu oturan beyler
her biri oturduğu yeri kılıcı ile, ekmeği ile almıştır, bre sen baş mı
kestin kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak mı donattın dedi. Egrek der:
Bre Ters Uzamış baş kesip kan dökmek hüner midir dedi. Der: Evet hünerdir
ya! Ters Uzamış’ın sözü Egreğe tesir etti. Kalktı Kazan Bey’den akın diledi.
Akın verdi. İlan etti, akıncı toplandı. Üç yüz mızraklı yiğit bunun yanına
cem oldu. Meyhanede beş gün yeme içme oldu.
Ondan sonra Şirögüven
kenarından Gökçe Deniz’e kadar olan memleketleri yağmaladı. Sayısız ganimet
alındı. Yolu Alınca Kalesine uğramıştı. Kara Tekür orada bir koru
yaptırmıştı. Uçanlardan kaz, tavuk, yürüyenlerden geyik, tavşan bu avluya
doldurup Oğuz yiğitlerine bunu tuzak yapmıştı. Usun Koca oğlunun yolu bu
koruya uğradı. Korunun kapısını ufattılar. Yabanî geyik, kaz, tavuk
kestiler, yediler içtiler. Atlarının eyerlerini aldılar, giyimlerini
çıkardılar. Meğer Kara Tekür’ün casusu var idi, bunları gördü, gelip der:
Bre Oğuz’dan bir bölük atlı geldi, korunun kapısını ufattılar, atlarının
eyerlerini alıp giyimlerini çıkardılar, bre ne duruyorsunuz dedi.
Altı yüz kara elbiseli
kafir bunların üzerine saldırdılar. Yiğitleri öldürdüler. Eğreği tuttular.
Alınca Kalesinde zindana attılar. Kara kara dağlardan haber aştı, kanlı
kanlı sulardan haber geçti, kudretli Oğuz ellerine haber vardı.
Usun Koca‘nın ak otağı önünde feryat koptu.
Kaza benzer kızı gelini ak çıkarıp kara giydi. Usun Koca oğul oğul diye akça
yüzlü anası ile ağlaştılar sızlaştılar. Her kemikli gelişir, kaburgalı
büyür. Meğer hanım, Usun Koca’nın küçük oğlu Segrek iyi, cesur, alp, deli
yiğit oldu.
Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Bir gün yolu bir düğün
derneğe uğradı. Kondular, yemek içmek ettiler.
Segrek sarhoş oldu. Dışarı ayak yoluna
çıktı. Gördü ki öksüz oğlan bir çocukla kavga ediyor. Bre noldunuz diye bir
tokat birine, bir tokat birine vurdu. Eski dutun biti, öksüz oğlanın dili
acı olur. Biri der: Bre bizim öksüzlüğümüz yetmez mi, bize niye vuruyorsun,
hünerin var ise kardeşin Alınca Kalesi’nde esirdir, var onu kurtar dedi.
Segrek dedi: Bre kardeşimin adı nedir?
Dedi: Egrek’tir. şimdi
Egreğe Segrek yakışır, kardeşim sağ imiş kaygılanmam, kardeşsiz Oğuz’da
durmam, karanlıklı gözümün aydını kardeş diye ağladı.
İçeri sohbete girdi
müsaade istedi, beyler hoşça kalın dedi. Atını çektiler bindi. Koşturdu
anasının evine geldi. Alından indi anasının ağzını aradı. Segrek burada
söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Kalkıp ana yerimden
doğruldum
Yelesi kara cins atıma sıçrayıp bindim
Çapraz yatan Ala Dağ eteğine vardım
Kudretli Oğuz ellerinde düğün dernek varmış oraya vardım
Yemek içmek arasında
Ak boz atlı bir haberci geldi
Çok zamanmış Egrek derler bir yiğit esirmiş
Kadir Tanrı yol vermiş çıkıp gelmiş
Büyük Küçük kalmadı o yiğide karşı gitti
Ana ben de varayım mı ne dersin
dedi. Anası burada
söylemiş görelim hanım ne söylemiş :
Der:
Ağzın için öleyim oğul
Dilin için öleyim oğul
Karşı yatan kara dağın
Yıkılmıştı yüceldi ahir
Akıntılı güzel suyun
Çekilmişti çağladı ahir
Koca ağaçta dal budağın
Kurumuştu filizlenip yeşerdi ahir
Kudretli Oğuz beyleri izine varsa sen var
O yiğide yetiştiğinde
Ak boz atın üzerindin yere in
El bağlayıp o yiğide selam ver
Elini öpüp boynunu kucakla
Kara dağımın yükseği kardeş de
Ne duruyorsun oğul hoştur
dedi. Oğlan anasına
söylemiş, görelim ne söylemiş:
Der:
Ana ağzın kurusun
Ana dilin çürüsün
Benim de kardeşim varmış kaygılansam olmaz
Kardeşsiz Oğuzda dursam olmaz
Ana hakkı Tanrı hakkı olmasaydı
Kara çelik öz kılıcımı çekeydim
Birdenbire güzel başını keseydim
Alca kanını yer yüzüne dökeydim
Ana zalim ana
dedi. Babası der:
Yanlış haberdir oğul, kaçan giden senin ağabeyin değil, başkasıdır, ak
sakallı ben babanı ağlatma, ihtiyarcık olmuş ananı sızlatma dedi. Oğlan
burada söylemiş :
Der:
Üç yüz altmış altı alp
ava binse
Kanlı geyik üzerine kavga kopsa
Kardeşli yiğitler kalkar kopar olur
Kardeşsiz zavallı yiğit ensesine yumruk dokunsa
Ağlayarak dört yanına bakar olur
Ela gözden acı yaşını döker olur
Ela gözlü oğlunuzu görünceye kadar
Bey baba hatun ana esen kalın
dedi. Baba ana yanlış
haberdir, gitme oğul dediler. Oğlan der: Beni yolumdan ayırmayın, ağabeyimin
tutulduğu kaleye varmayınca, ağabeyimin ölüsünü dirisini bilmeyince, öldü
ise kanını almayınca Oğuz eline gelmem yok dedi.
Baba ana ağlaşıp
Kazan’a adam gönderdiler.
Oğlan kardeşini andı gider, bize ne öğüt
verirsin dediler. Kazan der: Ayağına at kösteğini vurun dedi. Yavuklusu
vardı, acele düğün dernek ettiler. Attan aygır, deveden erkek deve, koyundan
koç kestirdiler.Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Oğlanı gelin odasına
koydular. Kız île ikisi bir döşeğe çıktılar. Oğlan kılıcını çıkardı kız ile
kendi arasına koydu. Kız der: Kılıcını gider yiğit, murat ver murat al,
sarılalım dedi. Oğlan der: Bre kavat kızı, ben kılıcıma doğranayım, okuma
sancılayım, oğlum doğmasın, doğarsa on yaşına varmasın, ağabeyimin yüzünü
görmeyince, ölmüş ise kanını almayınca bu gelin odasına girersem dedi.
Ayağa kalktı. Tavladan
bir koç at çıkardı eyerledi. Giyimini giydi. Diz bağı, kol bağı bağladı.
Der: Kız sen beni bir yıl bekle, bir yılda gelmezsem iki yıl bekle, iki
yılda gelmezsem üç yıl bekle, gelmezsem o vakit benim öldüğümü bilesin,
aygır atımı boğazlayıp aşımı ver, gözün kimi tutarsa, gönlün kimi severse
ona var dedi. Kız burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Yiğidim ben seni bir
yıl bekleyeyim
Bir yılda gelmezsen iki yıl bekleyeyim
İki yılda gelmezsen üç dört yıl bekleyeyim
Dört yılda gelmezsen beş yıl altı yıl bekleyeyim
Altı yol ayrımına çadır dikeyim
Gelenden gidenden haber sorayım
Hayır haber getirene at elbise vereyim
Kaftanlar giydireyim
Şer haber getirenin başını keseyim
Erkek sineği üzerime kondurmayayım
Murat ver murat al öyle git yiğidim
dedi. Oğlan der: kavat
kızı ağabeyimin başına and içmişim, dönmem yok dedi.
Kız der:
Ayağı uğursuz gelin diyeceklerine hayasız gelin desinler, kayın
babama, kayınanama söyleyeyim dedi. Söylemiş :
Babamdan daha iyi kayın
baba
Anamdan daha iyi kayın ana
Develerinin erkeği ürktü gider
Deveciler önünü kesti döndüremez
Kara koç aygırın ürktü gider
At çobanları önünü kesti döndüremez
Ağıllarının koçları ürktü gider
Çoban önünü kesti döndüremez
Ela gözlü oğlun kardeşini andı gider
Akça yüzlü gelinin döndüremez
Size malum olsun
dedi. Baba ana ah
ettiler. Yerlerinden kalktılar oğul gitme diyerek, gördüler çare olmadı.
Elbette o ağabeyimin tutulduğu kaleye varmayınca edemem dedi. Babası anası
sür oğul, uğurun açık olsun, sağ esen varıp gelesin geleceğin var ise
dediler.
Babasının anasının
elini öptü, kara koç atına sıçrayıp bindi. Geceyi gündüze kattı, at sürdü.
Üç gün geceli gündüzlü at koşturdu. Dereşam’ın kenarından geçti. O
kardeşinin tutulduğu koruya geldi. Gördü kî at çobanı kafirler kısrak
güdüyorlar. Kılıç çekip altı kafir tepeledi. Davul çalıp kısrakları ürküttü
getirip o koruya soktu. Geceyi gündüze katmış, üç gün geceli gündüzlü at
koşturmuş yiğit, karanlıklı gözlerini uyku bürümüş yiğit atının yularını
bileğine bağladı, yattı uyudu. Meğer kafirin casusu var idi.
Gelip Tekür’e
der: Oğuz’dan bir deli yiğit geldi, at çobanlarını öldürdü,
kısrakları ürküttü getirip koruya soktu. Tekür der: Silahlı altmış adam
seçin, varsınlar, tutup getirsinler dedi. Altmış silahlı adam seçtiler.
Vardılar ansızın altmış demir giyimli kafir oğlanın üzerine geldiler. Giyim
hışırtısından, at kıpırdamasından. Meğer yiğit aygır binerdi. Hanım at
kulağı tetikte olur, çökerek oğlanı uyandırdı. Oğlan gördü ki bir alay atlı
geliyor. Sıçradı Adı güzel Muhammed’e salavat getirdi. Atına bindi, kara
elbiseli kafire kılıç vurdu, bastı kaleye tıktı. Yine uykusunu yenemeyip
yerine varıp yattı uyudu. Gene atının yularını bileğine geçirdi. Kafirler,
sağ olanları, kaçarak Tekür’e’ geldiler.
Tekür der:
Tu yüz kerre : Altmış kişi bir oğlanı tutamadınız dedi. Bu sefer
yüz kafir oğlanın üzerine geldiler. Aygır yine oğlanı uyandırdı. Gördü
kafirler saf bağlamış geliyorlar. Oğlan kalktı atına bindi. Adı güzel
Muhammed’e salavat getirdi, kafire kılıç çaldı, bastı kaleye tıktı. Atını
döndürdü, gene konaklama yerine geldi. Uykusunu yenemedi, tekrar yattı
uyudu. Atının yularını yine bileğine geçirdi. Bu sefer at oğlanın bileğinden
boşandı kaçtı, Kafirler yine Tekür’e geldiler. Tekür der: Bu defa üç yüz
varın dedi.
Kafirler der:
Varmayız, kökümüzü keser, hepîmizi öldürür dediler. Tekür der: Ya
nasıl eylemek gerek, varın o esir yiğidi çıkarın getirin, tekmeleyenin
karnını boynuzlayan yırtar, at verin giyini verin dedi. Geldiler Egreğe
dediler: Yiğit sana Tekür himmet eyledi, surda bir deli yiğit yolcunun yola
gidenin, çobanın çoluğun ekmeğini alıyor, tut o deliyi oldur, seni bırakı
verelim var git dediler. Pekala dedi.
Egreği zindandan çıkardılar. Saçını
sakalını tıraş ettiler. Bir at, bir kılıç verdiler. Üç yüz kafiri ona
arkadaşlığa verdiler. Oğlanın üzerine geldiler. Üç yüz kafir açıkta
durdular.
Egrek der:
Gelin varalım dedi, tutalım.
Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Kafirler der: Tekür’den
buyruk sana oldu, sen var dediler.
Egrek der:
İşte uyuyor, gelin varalım dedi. Kafirler der: Ay ne uyumak, koltuğunun
altından bakar, kalkar bize geniş ovayı dar gösterir dediler. Der: Şimdi ben
varayım, elini ayağını bağlayayım, sonra siz gelirsiniz dedi. Sıçradı
kafirler arasından çıktı. At şurup bu yiğidin üzerine geldi. Atından indi,
yularını bir daha iliştirdi. Baktı gördü ki ayın on dördüne benzer bir güzel
ela gözlü genç yiğit boncuk boncuk terlemiş uyuyor, gelenden gidenden haberi
yok. Dolandı başı ucuna geldi.
Gördü ki belinde kopuzu
var. Çıkarıp eline aldı söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Kalkıp yerinden
doğrulan yiğit
Yelesi kara cins atına sıçrayıp binen
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşan
Akıntılı güzel suyu delip geçen
Gurbete gelen yatar mı olur
Benim gibi pazusundan ak ellerini bağlatarak
Domuz damında yatar mı olur
Ak sakallı babasını ak bürçekli anasını
Ağlatarak sızlatır mı olur
Niye yatırıyorsun yiğit
Gafil olma güzel başını kaldır yiğit
Ela gözünü aç yiğit
Kadirin verdiği tatlı canını uyku bürümüş yiğit
Pazusundan kollarını bağlatma
Ak sakallı babanı ihtiyarcık ananı ağlatma
Ne yiğitsin kudretli Oğuz dinden gelen yiğit
Yaradan hakkı için kalkı ver
Dört yanını kafir sardı belli bil
dedi. Oğlan sıçradı
kalktı. Kılıcının sapına yapıştı ki bunu vursun. Gördü ki elinde kopuz var.
Der: Bre kafir Dedem Korkut kopuzu hürmetine çalmadım dedî, eğer elinde
kopuz olmasaydı ağabeyimin başı için seni iki parça kılardım dedi. Çekti
kopuzu elinden aldı. Oğlan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :
Sabah erken yerimden
kalktığım kardeş için
Ak boz atlar yormuşum kardeş için
Kalenizde esir var mıdır kafir söyle bana
Kara başım kurban olsun kafir sana
dedi. Büyük
kardeşi Egrek burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :
Ağzın için öleyim
kardeş
Dilin için öleyim kardeş
Memleketini doğum yerini sorar olsam neresidir
Karanlık gece içinde, yolu kaybetsen ümidin nedir
Büyük sancak tutan hanınız kim
Kavga günü önden at tepen alpınız kim
Yiğit senin baban kim
Alp erin erden adım saklaması ayıp olur
Adın nedir yiğit
dedi. Bir daha
söylemiş, der:
Develerimi güdünce
devecim misin
Kara koçumu güdünce at çobanım mısın
Ağıllarımı güdünce çobanım mısın
Kulağımda çınlayan naibim misin
Beşikte koyup gittiğim kardeşçiğim misin
Yiğit söyle bana
Kara başım kurban olsun bugün sana
dedi. Segrek
burada büyük kardeşine söyledi, der:
Karanlık gece içinde
yolu kaybetsem ümidim
Büyük sancak tutan hanımız Bayındır Han
Savaş günü önden at tepen alpımız Salur Kazan
Babamın adını sorarsan Uşun Koca
Benim adımı sorar olsan Şegrek
Kardeşim var imiş adı Egrek
dedi. Bir daha
söyledi, der:
Develerini güdünce
devecinim
Kara koçunu güdünce at çobanınım
Beşikte koyup gittiğin kardeşinim
dedi. Büyük kardeşi
Egrek burada söylemiş, görelim hanım nasıl söylemiş:
Der:
Ağzın için öleyim
kardeş
Dilin için öleyim kardeş
Er mi oldun yiğit mi oldun kardeş
Gurbete kardeşini aramağa sen mi geldin kardeş
dedi. İki kardeş
kucaklaşa kucaklaşa görüştüler. Egrek küçük kardeşinin boynunu öptü. Segrek
de ağabeyisinin elini öptü. Karşı yakadan kafirler bakışıyorlar. Derler:
Güreştiler galiba, belki bizimki yener dediler. Gördüler ki kucaklaştılar,
görüştüler, cins atlara biniştiler. Kara elbiseli kafire at sürdüler, kılıç
yürüttüler. Kafiri bastılar öldürdüler, kaleye döktüler. Gelip yine o koruya
girdiler kısrakları dışarı çıkardılar. Davul çalıp kısrakları önlerine
kattılar. Dereşam suyunu at tepip geçtiler.
Geceyi gündüze
kattılar, Oğuz’un hudut boyuna yetiştiler. Kanlı kafir elinden kardeşçiğini
çekip aldı. Ak sakallı babasına müjdeci gönderde babam bana karşı gelsin
dedi. Uşun Koca’ya haberci geldi. Müjde, gözün aydın, oğulların ikisi
beraber sağ esen geldi dediler. Koca işitip şad oldu. Gümbür gümbür davullar
çalındı. Altın tunç borular öttürüldü. O gün alaca büyük otağlar dikildi.
Artan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kesildi. Koca Bey oğullarına
karşı geldi. Attan indi, oğlanları ile kucaklaşa kucaklaşa görüştü. İyi
misiniz, esen misiniz oğullar dedi. Gölgeliği altınlıca odasına geldiler.
Eğlence, yemek içmek oldu. Büyük oğlana da güzel gelin getirdi. İki kardeş
birbirine sağdıç oldular. Gelin odalarına koşturup indiler, murada maksuda
eriştiler.
Dedem Korkut gelip
destan söyledi, deyiş dedi. Evvel ahir uzun yaşın ucu ölüm. Ölüm vakti
geldiğinde arı imandan ayırmasın. Günahınızı Muhammet Mustafa’nın yüzü
suyuna bağışlasın. Amin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün hanım hey!…
Not:
İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol
|