…Dede Korkut Destanları…
(Kam Pürenin Oğlu Bamsı
Beyrek Destanı)
(1. Bölüm)

KAM Gön oğlu Han
Bayındır yerinden kalkmıştı. Kara yerin üstüne ak otağını diktirmişti. Alaca
gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. İç
Oğuz, Dış Oğuz beyleri Bayındır Han’ın sohbetine toplanmıştı. Pay Püre Bey
de Bayındır Han’ın sohbetine gelmişti.
Bayındır Han’ın
karşısında Kara Göne oğlu Kara Budak yaya dayanıp durmuştu. Sağ yanında
Kazan oğlu Uruz durmuştu. Sol yanında Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek
durmuştu. Pay Püre Bey bunları gördüğünde ah eyledi, basından aklı gitti,
mendilini aldı, böğüre böğüre ağladı.
Böyle edince, kudretli
Oğuz’un arkası, Bayındır Han’ın güveyisi Solur Kazan kaba dizinin üzerine
çöktü, gözünü dikerek Pay Püre Bey’in yüzüne baktı, der: Pay Püre Bey ne
ağlayıp bağırıyorsun? Pay Püre der Han Kazan nasıl ağlamayayım, nasıl
bağırmayayım, oğulda nasibim yok, kardeşte kaderim yok. Allah Teala bana
beddua etmiştir, beyler tacım tahtım için ağlarım, bir gün olacak düşeceğim
öleceğim, yerimde yurdumda kimse kalmayacak dedi. Kazan der: Maksudun bu
mudur? Pay Püre Bey der: Evet budur, benim de oğlum olsa, Han Bayındır’ın
karşısına geçse dursa, hizmet eylese, ben de baksam sevinsem, kıvansam.
güvensem dedi.
Böyle diyince kudretli
Oğuz Beyleri yüzlerim göğe tuttular, el kaldırıp dua eylediler, Allah Teala
sana bir oğul versin dediler. O zamanda beylerin hayır duası hayır dua,
bedduası beddua idi, duaları kabul olunurdu.
Pay Piçen Bey de
yerineleri kalktı, der: Beyler benim de hakkıma bir dua eyleyin, Allah Teala
bana da bir kız versin dedi. Kudretli Oğuz beyleri el kaldırdılar dua
eylediler. Allah Teala sana da bir kız versin dediler. Pay Piçen Bey der:
Beyler Allah Teala bana bir kız verecek olursa, siz şahit olun, benim kızım
Pay Püre Bey’in oğluna beşik kertme yavuklu olsun dedi.
Bunun üzerine bir kaç
zaman geçti. Allah Teala Pay Püre Bey’e bir oğul, Pay Piçen Bey’e bir kız
verdi. Kudretli Oğuz beyleri bunu işittiler, şad olup sevindiler. Pay Püre
Bey bezirganlarınım yanına çağırdı, buyruk etti : Bre bezirganlar. Allah
Teala bana bir oğul verdi. Rum eline benim oğlum için güzel armağanlar
getirin, benim oğlum büyüyünceye kadar dedi.
Bezirganlar da gece
gündüz yola girdiler. İstanbul’a geldiler.Fevkalade, nadide, güzel
armağanlar aldılar. Pay Püre’nin oğlu için bir deniz tayı boz aygır aldılar,
bir ok kirişli sert yay aldılar, bir de altı kanatlı gürz aldılar. Yol
hazırlığını yaptılar.Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Pay Püre‘nin oğlu beş yasma girdi, beş
yaşından on yaşına girdi, on yaşından on beş yaşına girdi. Dönüp baksa
çalımlı, kartal hünerli bir güzel iyi yiğit oldu. O zamanda bir oğlan baş
kesmese kan dökmese ad koymazlardı. Pay Püre Bey’in oğlu atlandı, ava çıktı.
Av avlarken babasının tavlasının üzerine geldi.
Tavlacı başı karşıladı,
indirdi misafir etti. Yiyip içip oturuyorlardı. Beri yandan da bezirganlar
gelerek Kara derbent ağzına konmuşlardı. Murada maksuda erişmesin, Evnük
Kalesi’nin kafirleri bunları casusladı. Bezirganlar yatarken ansızın beş yüz
kafir saldırdılar, vurdular, yağmaladılar. Bezirganın büyüğü tutuldu, küçüğü
kaçarak Oğuz’a geldi. Baktı gördü Oğuz’un hududunda bir alaca gölgelik
dikilmiş, bir bey oğlu güzel yiğit kırk yiğit ile, sağında ve solunda,
oturuyorlar. Oğuz’un bir güzel yiğidi ancak, yürüyeyim medet diyeyim dedi.
Bezirganlar der: Yiğit yiğit bey yiğit, sen benim ünümü anla sözümü dinle,
on altı yıldır ki Oğuz içinden gitmiştik. fevkalade kafir malını Oğuz
beylerine getiriyorduk. Pasının Kara Derbent ağzına göğüs vermiş idik20.
Evnük Kalesi’nin beş yüz kafiri üzerimize saldırdı. kardeşim esir oldu,
malımızı rızkımızı yağmaladılar, geri döndüler, kara başımı kaldırdım sana
geldim, kara basının sadakası yiğit medet bana dedi.
Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Bu defa oğlan şarap
içerken içmez oldu. Altın kadehi elinden yere çaldı, der: Ne diyorsam
yetiştirin, giyimim ile benim koç atımı getirin hey, beni seven yiğitler
binsinler dedi. Bezirgan da önlerine düştü, kılavuz oldu. Kafir de inerek
bir yerde akçe bölüşmekteydi. Bu sırada yiğitler meydanının arslanı,
pehlivanların kaplanı boz oğlan yetişti. Bir iki demedi, kafirlere kılıç
vurdu, baş kaldıran kafirleri öldürdü, gaza eyledi, bezirganların malını
kurtardı. Bezirganlar der: Bey yiğit bize sen erlik işledin, gel şimdi
beğendiğin maldan al dediler. Yiğidin gözü bir deniz tayı boz aygırı tuttu,
bir de altı kanatlı gürzü, bir de ak kirişli yayı tuttu. Bu üçünü beğendi.
Der: Bre bezirganlar bu aygırı ve sonra bu yayı ve bu gürzü bana verin dedi.
Böyle diyince bezirgan
lar bozuldu. Yiğit der: Bre bezirganlar çok mu istedim dedi. Bezirganlar
dediler: Niye çok olsun, amma bizim bir beyimizin oğlu vardır, bu üç şeyi
ona armağan götürmemiz gerek idi dediler. Oğlan der: Bre beyinizin oğlu
kimdir? Dediler. Pay Püre’ nin oğlu vardır, adına Bamsı derler dediler. Pay
Püre’nin oğlu olduğunu bilemediler. Yiğit parmağını ısırdı. Der: Burda
minnetle olmaktansa, orda babamın yanında minnetsiz almak daha iyidir dedi.
Atını kamçıladı yola girdi. Bezirganlar ardından baka kaldılar, vallah güzel
yiğit, faziletli yiğit dediler. Boz oğlan babasının evine geldi. Babasına
haber verildi bezirganlar geldi diye. Babası sevindi, çadır otağ, alaca
gölgelik diktirdi, ipek halıcıklar serdi, geçti oturdu. Oğlunu sağ yanına
aldı. Oğlan bezirganlar hususundan bir söz söylemedi, kafirleri
öldürdüğünden bahsetmedi. Birdenbire bezirganlar geldiler. Baş indirip selam
verdiler.
Gördüler ki o yiğit ki
baş kesmiştir, kan dökmüştür. Pay Püre Bey’in sağında oturuyor. Bezirganlar
yürüdüler yiğidin elini öptüler. Bunlar böyle edince
Pay Püre Bey‘in hiddeti tuttu, bezirganlara
der: Bre kavat oğlu kavatlar, baba dururken oğul elini mi öperler? Dediler:
Hanım, bu yiğit senin oğlun mudur? Evet benim oğlumdur dedi. Dediler: şimdi
incinme hanım önce onun elini öptüğümüze, eğer senin oğlun olmasaydı bizim
malımız Gürcistan’da gitmişti, hepimiz esir olmuştuk dediler. Pay Püre Bey
der: Bre, benim oğlum baş mı kesti, kan mı döktü? Evet baş kesti, kan döktü,
adam devirdi dediler. Bre, bu oğlana ad koyacak kadar var mıdır dedi. Evet
sultanım, fazladır dediler. Pay Püre Bey kudretli Oğuz beylerini çağırdı
misafir etti.
Dedem Korkut geldi,
oğlana ad koydu.
Der:
Ünümü anla sözümü dinle
Pay Püre Bey
Allah Taala sana bir oğul vermiş tutu versin
Ak sancak kaldırınca müslümanlar arkası olsun
Karşı yatan kara karlı dağlardan aşar olsa
Allah Taala senin oğluna aşıt21 versin
Kanlı kanlı sulardan geçer olsa geçit versin
Kalabalık kafire girince
Allah Taala senin oğluna fırsat versin
Sen oğlunu Bamsam diye okşarsın
Bunun adı boz aygırlı Bamsı Beyrek olsun
Adım ben verdim yaşını Allah versin
dedi. Kudretli Oğuz
beyleri el kaldırdılar dua kıldılar, bu ad bu yiğide kutlu olsun dediler.
Beyler hep ava bindi. Boz aygırını çektirdi Beyrek bindi. Ala dağa alaca
asker ava çıktı. Birdenbire Oğuz’un üzerine bir sürü geyik geldi. Bamsı
Beyrek birini, kovalayıp gitti.
Kovalaya kovalaya bir
yere geldi, ne gördü? Sultanım gördü : Yeşil çayırın üzerine bir kırmızı
otağ dikilmiş, Yarap bu otağ kimin ola dedi. Haberi yok ki alacağı ela gözlü
kızın otağı olsa gerek. Bu otağın üzerine varmağa haya etti. Dedi: Ne olursa
olsun, hele ben avımı alayım dedi. Otağın önünde erişi verdi, geyiği arka
ayağından vurdu. Baktı gördü —bu otağ Banı Çiçek otağı imiş ki Beyreğin
beşik kertme nişanlısı, adaklısı idi— Banı Çiçek otağdan bakıyordu. Bre
dadılar, bu kavat oğlu kavat bize erlik mi gösteriyor dedi, varın bundan pay
isteyin, görün ne der dedi. Kısırca Yenge derler bir hatun var idi, ileri
vardı pay istedi: Hey bey yiğit, bize de bu geyikten pay ver dedi.
Beyrek der: Bre dadı,
ben avcı değilim, bey oğlu beyim, hepsi size dedi. aman sormak ayıp olmasın
bu otağ kimindir dedi. Kısırca Yenge der: Bey yiğidim, bu otağ Pay Piçen Bey
kızı Banu Çiçeğindir dedi. Bunun üzerine hanım. Beyreğin kanı kaynadı,
edepte usul usul geri döndü. Kızlar geyiği kaldırdılar, güzeller şahı Banı
Çiçeğin Önüne getirdiler. Baktı gördü ki bir sultan semiz yabani geyiktir.
Banı Çiçek der: Bre kızlar, bu yiğit ne yiğittir? Kızlar der: Vallah
sultanım, bu yiğit yüzü örtülü güzel yiğittir, bey oğlu bey imiş dediler.
Banu Çiçek der: Hey hey dadılar, babam bana ben seni yüzü örtülü Beyreğe
vermişim derdi, olmaya ki bu ola22, bre çağırın haberleşeyim dedi.
Çağırdılar Beyrek
geldi.
Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Banu Çiçek yaşmaktandı,
haber sordu, der: Yiğit, gelişin nerden?
Beyrek der:
İç Oğuz’dan. İç Oğuz’da kimin nesisin dedi. Pay Püre oğlu
Bamsı Beyrek dedikleri benim dedi. Kız der:
Peki ya ne yapmaya geldin yiğit dedi. Beyrek der: Pay Piçen Beyin bir kızı
varmış, onu görmeğe geldim dedi. Kız der: O öyle insan değildir ki sana
görünsün dedi, amma ben Banu Çiçeğin dadısıyım, gel şimdi seninle ava
çıkalım, eğer senin atın benim atımı geçerse onun atını da geçersin, hem
seninle ok atalım, beni geçersen onu da geçersin ve hem seninle güreşelim,
beni yenersen onu da yenersin dedi.
Beyrek der:
Pekala şimdi atlanın. ikisi atlandılar, meydana çıktılar. At teptiler.
Seyreğin atı kızın atını geçti. Ok attılar. Beyrek kızın okunu geride
bıraktı. Kız der: Bre yiğit benim atımı kimsenin geçtiği yok, okumu kimsenin
geride bıraktığı yok, şimdi gel seninle güreş tutalım dedi. Hemen Beyrek
attan indi. Kavuştular, iki pehlivan olup birbirine sarmaştılar. Beyrek
kaldırır kızı yere vurmak ister, kız kaldırır Beyreği vurmak ister. Beyrek
bunaldı, der: Bu kıza yenilecek olursam, kudretli Oğuz içinde başıma kakınç,
yüzüme dokunç ederler dedi. Gayrete geldi, kavradı kızı sarmaya aldı,
memesinden tuttu. Kız kocundu. Bu sefer Beyrek kızın ince beline girdi,
sarma taktı, arkası üzerine yere yıktı.
Kız der:
Yiğit Pay Piçen’in kızı Banu Çiçek benim dedi. Beyrek üç öptü bir dişledi,
düğün kutlu olsun han kızı diye parmağından altın yüzüğü çıkardı kızın
parmağına geçirdi. Aramızda bu nişan olsun han kızı dedi. Kız der: Mademki
böyle oldu, hemen şimdi ileri atılmak gerek bey oğlu dedi. Beyrek de ne
olacak hanım, baş üzerine dedi. Beyrek kızdan ayrılıp evlerine geldi. Ak
sakallı babası karşı geldi, der: Oğul fevkalade olarak bugün Oğuz’da ne
gördün?
Der:
Ne göreyim, oğlu olan evlendirmiş. kızı olan kocaya vermiş. Babası der: Oğul
yoksa seni evlendirmek mi gerek. Evet ya ak sakallı aziz baba, evlendirmek
gerek dedi.. Babası der: Oğuz’da kimin kızını alıvereyim dedi. Beyrek der:
Baba bana bir kız alı ver ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben kara koç
atıma binmeden o inmeli ben hasmıma varmadan o bana baş getirmeli, böyle kız
alı ver baba bana dedi.
Babası Pay Püre
Han der: Oğul sen kız istemiyorsun, kendine bir hempa
istiyormuşsun, oğul galiba senin istediğin kız Pay Piçen Bey kızı Banu
Çiçek’tir dedi. Beyrek der: Evet ya, evet ak sakallı aziz baba benim de
istediğim odur dedi. Babası der: Ay oğul Banu Çiçeğin bir deli kardeşi
vardır, adına Deli Karçar derler, kız isteyeni öldürür. Beyrek der: Peki ya
nidelim? Pay Püre Bey der: Oğul kudretli Oğuz beylerim evimize çağıralım,
nasıl uygun görürlerse ona göre işedelim dedi. Kudretli Oğuz beylerini hep
çağırdılar, evlerine getirdiler. Ağır misafirlik eylediler. Kudretli Oğuz
beyleri dediler: Bu kızı istemeğe kim vara bilir? Uygun gördüler ki Dede
Korkut varsın dediler.
Bilgicik.Com,
Türkçe,
Edebiyat,
Dede Korkut Destanları,
Türkoloji,
Dilimiz,
Türk Destanları
Dede Korkut
der: Dostlar, madem ki beni gönderiyorsunuz, biliyorsunuz ki Deli
Karçar kız kardeşini isteyeni öldürür, bari Bayındır Han’ın tavlasından iki
güzel koşucu at getirin, bir keçi başlı geçer aygırı, bir toklu başlı doru
aygırı, ansızın kaçma kovalama olursa birisine bineyim, birisini yedekte
çekeyim dedi. Dede Korkut’ un sözü haklı görüldü. Vardılar Bayındır Han’ın
tavlasından o iki atı getirdiler. Dede Korkut birine bindi, birini yedekte
çekti, dostlar sizi Hakka ısmarladım dedi gitti.
Meğer sultanım, Deli
Karçar da ak çadırını, ak otağını kara yerin üzerine kurdurmuştu,
arkadaşları ile nişan talimi yapıp oturuyordu. Dedem Korkut öteden beriye
geldi. Baş indirdi, bağır bastı; ağız dilden güzel selam verdi. Deli Karçar
ağzını köpüklendirdi. Dede Korkut’ un yüzüne baktı, der: Aleykesselam ey
ameli azmış fiili dönmüş, kadir Allah ak alnına bela yazmış!. Ayaklıların
buraya geldiği yok, ağızlıların bu suyumdan içtiği yok, sana noldu amelin mi
azdı fiilin mi döndü, ecelin mi geldi, buralarda neylersin dedi. Dede Korkut
der:
Karsı yatan kara dağım
aşmağa gelmişim
Akıntılı güzel suyunu geçmeğe gelmişim
Geniş eteğine dar koltuğuna sığınmağa gelmişim
Tanrı’ nın buyruğu ile
Peygamberin kavli ile aydan arı, güneşden güzel kız kardeşin Banu Çiçeği
Bamsı Beyreğe istemeğe gelmişim dedi. Dede Korkut böyIe söyleyince Deli
Karçar der: Bre ne diyorsam yetiştirin, kara aygırı silah ve teçhizatla
getirin dedi.
Kara aygırı silah ve
teçhizatla getirdiler. Deli Karçar’ı bindirdiler..Dede Korkut kösteği üzdü25
durmadan kaçtı. Deli Karçar ardına düştü.
Toklu başlı doru aygır
yoruldu, Dede Korkut keçi başlı geçer aygıra sıçradı bindi. Dedeyi kovalaya
kovalaya Deli Karçar on tepe yer aşırdı. Dede Korkud’un ardından Deli Karçar
erişti. Dede şaşkına döndü, Tanrı’ya sığındı, ismiazam duasını okudu. Deli
Karçar kılıcını eline aldı, yukarısından öfke ile hamle kıldı. Deli Bey
diledi ki Dedeyi tepeden aşağı çalsın. Dede Korkut dedi : Çalarsan elin
kurusun dedi. Hak Taala’nın emri ile Deli Karçar’ın eli yukarıda asılı
kaldı. Zira Dede Korkut keramet sahibi idi, dileği kabul olundu. Deli Karçar
der:
Medet aman’el’aman
Tanrının birliğine yoktur güman
Sen benim elimi
iyileştiri ver, Tanrı’nın buyruğu ile, Peygamberin kavli ile kız kardeşimi
Beyreğe vereyim dedi. Üç kerre ağzından ikrar eyledi, günahına tövbe eyledi.
Dede Korkut dua eyledi. Delinin eli Hak emri ile sapa sağlam oldu. Döndü
der: Dede, kız kardeşimin yoluna ben ne istersem verir misin?
Dede der: Verelim dedi,
görelim ne istersin. Deli Karçar der: Bin erkek deve getirin dişi deve
görmemiş olsun, bin de aygır getirin ki hiç kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin
de koyun görmemiş koç getirin, bin de kuyruksuz kulaksız köpek getirin, bin
de pire getirin bana dedi. Eğer bu dediğim şeyleri getirirseniz pekala
verdim, amma getirmeyecek olursan bu sefer öldürmedim, o vakit öldürürüm
dedi. Dede döndü Pay Püre Bey’in evlerine geldi.
Pay Püre Bey der: Dede,
oğlan mısın kız mısın?Dede oğlanım dedi. Peki ya nasıl kurtuldun Deli
Karçar’ın elinden dedi. Dede der: Allah’ın inayeti, ipi kopardı, bağı
kopardı, tabanı yağladı. erenlerin himmeti oldu, kızı aldım dedi. Beyreğe ve
anasına ve kız kardeşlerine müjdeci geldi, sevindiler, şad oldular. Pay Püre
Bey der: Deli ne kadar mal istedi? Dede der: Murada maksuda ermesin, Deli
Karçar öyle mal istedi ki hiç bitmez dedi. Pay Püre Bey der : Hele ne
istedi?
Dede der: Bin aygır
istemiştir ki kısrakla çiftleşmemiş olsun, bin de erkek deve istedi ki dişi
deve görmemiş olsun, bin de koç istemiştir koyun görmemiş olsun, bin de
kuyruksuz kulaksız köpek istedi, bin de ufacık karacık pireler istedi. Bu
şeyleri getirecek olursanız kız kardeşimi veririm, getirmeyecek olursan
gözüme görünmeyesin, yoksa seni öldürürüm dedi. Pay Püre Bey der: Dede ben
üçünü bulursam ikisini sen bulur musun dedi. Dede Korkut evet hanım, bulayım
dedi. Pay Püre Bey dedi: Şimdi Dede. köpek ile pireyi sen bul dedi. Sonra,
kendisi tavla tavla atlarına vardı bin aygır seçti, develerine vardı bin
erkek deve seçti, koyunlarına vardı bin koç seçti.
Dede Korkut da bin
kuyruksuz kulaksız köpek ile bin de pire buldu. Alıp bunları Deli Karçar’a
gitti. Deli Karçar işitti karşı geldi, göreyim dediğimi getirdiler mi dedi.
Aygırları görünce beğendi, develeri gördüğünde beğendi, koçları beğendi,
köpekleri görünce kah kah güldü.
Der: Dede yani hani
benim pirelerim? Dede Korkut, hay oğul Karçar insan için tıpkı sığır sineği
gibi tehlikelidir, o bir müthiş canavardır, hep bir yerde toplamışımdır, gel
gidelim, semizini al zayıfım bırak dedi. Aldı Deli Karçar’ı bir pireli yere
getirdi. Deîi Karçar’ı çırıl çıplak eyledi, ağıla soktu. Pireler Deli
Karçar’a üşüştüler. Gördü başa çıkamıyor, der: Medet Dede, kerem eyle Allah
aşkına kapıyı aç çıkayım dedi.
Dede Korkut: Oğul
Karçar ne gürültü patırtı ediyorsun, getirdim, bu ısmarladığın şeydir,
noldun böyle bunaldın, semizini al zayıfını bırak dedi. Deli Karçar der: Hay
Dede Sultan, Tanrı bunun semizini de alsın zayıfını da alsın, derhal beni
kapıdan dışarı çıkar, medet dedi. Dede kapıyı açtı. Deli Karçar çıktı. Dede
gördü ki Delinin canına geçmiş, başının derdine düşmüş, gövdesi pireden
görünmez, yüzü gözü belirmez. Dedenin ayağına kapandı. Allah aşkına beni
kurtar dedi. Dede Korkut, var oğul kendini suya at dedi. Deli Karçar koşarak
vardı suya atladı. Piredir suya aktı gitti. Geldi elbisesini giydi, evine
gitti. Ağır düğün hazırlığını yaptı. Oğuz zamanında bir yiğit ki evlense ok
atardı, oku nereye düşse orada gelin odası dikerdi. Beyrek Han da okunu
attı, dibine gelin odasını dikti. Adaklısından gelin hediyesi olarak bir
kırmızı kaftan geldi. Beyrek giydi. Arkadaşlarına bu iş hoş gelmedi,
müteessir oldular. Beyrek der: Niye müteessir oldunuz dedi.
Dediler: Nasıl
müteessir olmayalım. sen kızıl kaftan giyiyorsun, biz ak kaftan giyiyoruz
dediler. Beyrek der: Bu kadar şeyden ötürü niye müteessir oluyorsunuz, bugün
ben giydim, yarın naibim giysin, kırk gün kadar sıra ile giyiniz, ondan
sonra bir dervişe verelim dedi. Kırk yiğit ile yiyip içip oturuyorlardı.
Murada maksuda ermesin, kafirin casusu bunları casusladı,varıp Bayburd
Hisarının beyine haber verdi. Der: Ne oturuyorsun sultanım, Pay Piçen Bey o
sana vereceği kızı Beyreğe verdi, bu gece gelin odasına giriyor dedi. Murada
maksuda ermesin, o mel’un, yedi yüz kafir ile dört nala hücum etti.
Beyrek apalaca gelin
odası içinde yiyip icip habersiz oturuyordu. Gece uykusunda kafir otağa
saldırdı. Naibi kılıcını sıyırdı eline aldı, benim başım Beyreğin başına
Kurban olsun dedi. Naip paralandı, şehit oldu. Derin olsa batırır kalabalık
korkutur, at işler er övünür, yayan erin ümidi olmaz. Otuz dokuz yiğit ile
Beyrek esir gitti. Tan ağardı, güneş doğdu. Beyreğin babası anası baktı
gördü ki, gerdek görünmez olmuş. Ah ettiler, akılları başlarından gitti.
Gördüler ki uçanlardan kuzgun kalmış, tazı dolaşmış yurtta kalmış, gelin
odası paralanmış, naip şehit olmuş.
Beyreğin babası kaba
sarığı kaldırıp yere çaldı, çekti yakaşını yırttı, oğul oğul diyerek böğürdü
feryat figan etti. Ak bürçekli anası boncuk boncuk ağladı, gözünün yaşını
döktü, acı tırnak ak yüzüne çaldı, al yanağını yırttı, kargı gibi kara
saçını yoldu, ağlayarak sızlayarak evine geldi. Pay Püre Bey’in penceresi
altın otağına feryat figan girdi. Kızı gelini kah kah gülmez oldu. kızıl
kına ak eline yakmaz oldu. Yedi kız kardeşi ak çıkardılar kara elbiseler
giydiler, vay beyim kardeş, muradına maksuduna ermeyen yalnız kardeş diyip
ağlaştılar böğrüştüler. Beyreğin yavuklusuna haber oldu, Banu Çiçek karalar
giydi ak kaftanını çıkardı, güz elması gibi al yanağım çekti yırttı,
Vay al duvağımın sahibi
Vay alnımın başımın umudu
Vay şah yiğidim vay şahbaz31 yiğidim
Doyuncaya kadar yüzüne bakmadığım hanım
Nereye gittin beni yalnız koyup canım yiğit
Göz açıp da gördüğüm
Gönül ile sevdiğim
Bir yastıkta baş koyduğum
Yolunda öldüğüm kurban olduğum
Vay Kazan Bey’in inançlısı
Vay kudretli Oğuzun imrenileni
Han Beyrek
diyip zarı zarı ağladı.
Bunu işitip Kıyan Selçük oğlu Deli Dündar ak çıkardıkara giydi. Beyreğin yar
ve yoldaşları akı çıkarıp karalar giydiler. Kudretli Oğuz beyleri Beyrek
için büyük yas tuttular, ümit kestiler.
Bunun üzerine on altı
yıl geçti, Beyreğin ölüsünü dirisini bilmediler. Bir gün kızın kardeşi Deli
Karçar Bayındır Hanın divanına geldi, dizini çöktü, der:
Devletli hanım ömrü uzun olsun. Beyrek sağ olsa on altı yıldan beri gelirdi,
bir yiğit olsa dirisi haberini getirse, sırmalı elbise, cübbe, altın akçe
verirdim, ölüşü haberini getierene kız kardeşimi verirdim dedi. Böyle
diyince, murada maksuda ermesin. Yalancı oğlu Yaltacuk der: Sultanım ben
varayım, ölüsü dirisi haberim getireyim dedi.
Meğer Beyrek buna bir
gömlek bağışlamışta giymezdi, saklardı. Vardı, gömleği kana mana batırdı,
Bayındır Han’ın önüne getirip bıraktı. Bayındır Han der; Bre bu ne
gömlektir? Beyreği Kara Derbentte öldürmüşler, işte delili sultanım dedi.
Gömleği görünce beyler hüngür hüngür ağlaştılar, feryat figana girdiler.
Bayındır Han der: Bre niye ağlıyorsunuz, biz bunu tanımayız, adaklısına
götürün görsün, o iyi bilir, zira o dikmiştir, yine o tanır dedi.
Vardılar, gömleği Banu
Çiçeğe ilettiler. Gördü tanıdı, odur dedi, çekti yakasını yırtı, acı tırnak
ak yüzüne aldı çaldı, güz elması gibi al yanağını yırttı,
Not:
İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
|